10 Ekim 2008 Cuma

Çürük Yumurtalar ve Bilinmeyene İyilik





ÇÜRÜK YUMURTALAR VE BİLİNMEYENE İYİLİK


Mehmet yine düşünce ikliminde tefekkür halindeydi.İşyerinde herzamanki gibi işleri ile ilgileniyor,bir taraftanada Cuma namazına hazırlık yapıyordu.Cuma saatini beklerken Mehmet’in yanına sevdiği bir arkadaşı geldi.Onunla sohbete koyuldular. Malum ülke meseleleri gazeteler, televizyonlar ülke gündemini sarsan haberlerlerle doluydu.Hiçte iç açıcı haberler yoktu.Mehmet’e arkadaşı sordu;


- Ne olacak bu ülkenin hali ?


Mehmet cevap verdi.


- Ana kolanlar gitti herşey gitti.Bir binanın ana kolonlarını yıkarsanız sonra o binanın ayakta kalmasını nasıl beklersiniz. ? Mehmet’in arkadaşı;


- Ne dir o ? diye sordu.

Mehmet cevap verdi.

- İslam, yani din.


- “ İslam kardeşliğinin herşeyi kuşattığı zamanlarda bizim hiç bir zaman Kürt ve Türk sorunu diye bir sorunumuz olmadı.Ne zamanki evimizde ailemizde, sokağımızda, çarşımızda islamı teneffüs edip yaşayamaz olduk, işte o zaman önceliklerimiz değişti.Birisi öncelik olarak Türklüğü diğeride Kürtlüğü çıkardı ortaya ! İslam farkılı ırklara mensup milletleri bir biri ile kardeş kılıyor.Böyle bir toplumda herkesin önceliği din kardeşliği esasına dayandığından ırkların önceliği yoktur. Ama siz islamı kalplerden ve gönüllerden alıpta silerseniz. O zaman herkes bir cahiliye inanışı olan ırkçılığa dönerek, tabiki bir birini boğazlayacaktır.Bundan daha tabi ne olabilir ? İşte kos koca Osmanlıyıda böyle yıktılar.Kalan son Osmanlı mirasınıda böylece tarumar etmek istiyorlar “ dedi.


Mehmet’in arkadaşı;

- Haklısın Allah iç ve dış düşmanlarımıza fırsat vermesin inşallah dedi.

Sonra her ikiside birlikte içten ve derinden aminnn... dediler.


Mehmet arkadaşıda

- Her şeyimizle bozulduk.Büyük bir ahalki dejenarasyon ve çöküş yaşıyoruz..Eskiden illegal olarak görülen şeyler şimdilerde normal şeylermiş gibi kanıksanır oldu.Utanma, arlanma, ar ve haya diye birşey kalmadı.Bak sana Mübarek Ramazan geldi insanların nerdeyse yarısından fazlası oruç tutmuyor.Tutmadığı gibi herkesin gözü önündede açıktan yiyorlar.


Mehmet

- “ Şimdi sorsan bunlara hepisi Müslümanız derler değilmi ? İslamın beş şartından biri olan orucu dahi tutmayacaksın, en büyük şartalardan birini yerine getirmeyeceksin, sonrada bende Müslümanım deyceksin ne garip değilmi ? Eskiden Osmanlılar zamanında bırak bir Müslümanın açıktan oruç yemesi, Ramazan ayı geldiğinde çarşı pazar farklı bir atmosfere bürünür, gayrimüslimler bile müslümanların dinine olan saygısından dolayı çocuklarına öyle ulu orta sokakta birşey yedirmezlermiş.Şimdi düşünebiliyormusun halimizi arkadaşım.!


Mehmet’in arkadaşı

- “Geçen gün bir şarküteriye kahvaltılık almaya gittim.Bir takım şeylerin yanında yumurtada aldım.Eve geldimki aldığım on yumurtadan yedi tanesi çürük çıkmazmı..!.Sonra yumurtaları aldığım şarküteriye gittim.Durumu anlattım.Adam yumurta aldığı firmaya suçladı. Artık firmadan yumurta almıyoruz dedi.Ancak bozuk olan yumurtaları kaldırdık dediğinden bu yana bir ay geçti. Duydumki benim bile tanıdığım üç beş kişinin oradan aldığı yumurtalar yinede çürük çıkmış.Hani çürük yumurtaları kaldırmışlardı ? Bunlar çürük yumurtaları kaldırmak yerine halkı kandırıyorlar.Haklısın Mehmetciğim bozulan yumurtalar gibi hepimizde bozulmuşuz ve kokuşmuşuz.Ahlaken menen bitmiş bu millet.


Mehmet

- İki gün önce bende ordan kahvaltılık ve yumurta aldım.Aynı durum benimde başıma geldi.Görüyorsun ya insanlar para gelsinde nerden gelirse gelsin diyorlar.Kimse harama helâla bakmıyor.Halbuki biz asma ağacına yediği bir salkım üzümün parasını asan bir milletin evlatlarıyız. Bu hale nasıl getirildik çok çok acı bir durum değilmi ?


Mehmet’le arkadaşı vaktin yaklaşması nedeni ile cami’nin yolunu tuttular.Mehmet cami yolunda Yere düşürülmüş bir miktar kağıt para buldu.


Nefsi ona şöyle diyordu:

- “ Bu gün şanslı günündesin bu senin paran, bu senin kısmetin, hadi iyisin “ diyordu.

Mehmet nefsiyle savaşıyor. “ Hayır senin dediğini yapmayacağım yaparsam eleştirdiğim bunca insandan ne farkım olur benim. Hayır ey nefsim senin tuzaklarına düşmeyeceğim “ diyordu.


Mehmet’le arkadaşı birlikte camiye girdiler.Camide imam Kuran Kursu talebeleri için bağış talep ediyordu.Nefsi Mehmet’e “ sakın verme nasıl olsa sen bunun gibi yardımları geçmiştede çok yaptın ” diyordu


Mehmet camiden çıkarken paraları kuran kursu talebelerine bağış olarak verdi. Sevabınıda parayı kaybeden kişiye bağışladı.Kendisininde bir o kadar Rabbi tarafından mükafatlandırılacağını umut etti.İçi huzur dolmuştu kendisini kuş gibi hafif hisseti.Arkadaşı ona dediki;


- Belkide bu paranın sahibi böyle bir yere bağış yapmak istemezdi veya nefsi buna elvermezdi.Aslında o kişi bu parayı düşürerek istemiyerekte olsa senin vasıtanla kendisine iyilik yapmış oldu.O kişi eğer inançlı bir kişi ise Mahşer günü amel defterinde senin vasıtanla işlmemediği bir sevapla karşılaşacak. Belkide o sevap annenin evladından, evladın anneden benden bir sevap istermi korkusuyla kaçtığı o dehşetli günde onu kurtarıp belkide cennete gitmesine vesile olacak.Ve Allah ona merhamet ederken seninde o iyi niyetinden, o güzel amelinden dolayı sanada merhemet edip senide cennetine koyacak dedi.Mehmet arkadaşına sarıldı, gözleri bir anda doluk doluk oldu ağlamamak için kendini zor tutuyordu.Memet arkadaşına;


- Birlikte inşallah dedi.

Mehmet o gün hayatında çok mutlu olduğu günlerden birini yaşamıştı.İçinden “ her olayda Allah’ın nice hikmetleri ve sırları saklı kimbilir belkide arkadaşımın söylediği doğru olur “ diyordu.


İçinde yaşadığı o sonsuz huzur arkadaşının söylediğini doğrular gibiydi.Mehmet bütün gün bunları düşünmüştü. Akşam evine dönerken içinde, ruhunun derinliklerinde, halâ o anı arkadaşıyla konuştuklarını yaşıyordu.İçinden büyük bir iştiyakla Rabbim Seni Seviyorummmm.....! diye hakırmak geliyordu.


Yazı Denemelerim

Hikmet gündüz 10/10/2008 00:50 kaleme alınmıştır.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Toplumun düzgün olması fertlere baglıdır. Bizler kendimiz inanmalıyız yaşamalıyız, önce nefsimiz, sonra aile efradımız ve çevremiz. Biz yaşarsak, biz düzelirsek toplum düzelir. Maneviyattan koptukca herşey ona mukabil bozuluyor...

Emri bil marufun farz oluşunun hikmeti şimdilerde daha iyi anlaşılıyor öyle degilmi? Her koyun kendi bacagından asılmıyormuş... Evet kendi bacagından asılır asılmaya da, kokusu herkesi rahatsız eder. Bananeciligin sonu bu!

''Nasıl öyle idare olunursunuz.''

Hiç sızlanmayalım, hak ediyoruz. Rahatsızsak olanlardan kendimize çeki düzen verelim.

yüreginize saglık güzel bir farkındalık.

saygılarımla

Adsız dedi ki...

RABBİM cümlemizi osmanlı ahlakıyla terbiye olmamızı nasib etsin inşeALLAH
İnsanların içine ırkçılık fitnesini düşürenler,bugün Türkiyede kürtlük ve türklük ayrımını çıkaranlar RABBİMİZE birgün hesap vereceklerini unutanlardır
ALLAH onları islah eylesin inşeALLAH
vatan severlik adı altında kürtleri türklere,türkleri kürtlere düşman edenler,birgün mutlaka cezalandırılacaklardır
bu dünyada olmasada da ahirette bundan kaçamayacaklar...
bende lazım benide ayırın o zaman


önce şunu idrak etmeliyiz ki
biz müslümanız elhamdülillah
biz ALLAHIN kuluyuz

emperyalist düşüncelerin bizleri düşman etmesine ve bizi koyun gibi güdmesine müsade etmeyelim inş.

emeğinize sağlık kardeşim
acizane konunun ırkçılık boyutu hakkında yorum yaptım
hakkınızı helal edin

ALLAH razı olsun
faydalı ve güzel paylaşımlarınız için teşekkürler

Arzın Son Şairi dedi ki...

zeynep kardeşimin yorumu için teşekkür ediyor Allah kendisinden dünya ahret razı olsun diyorum. Dünya müslümanları olarak,gayeyi hayalimize ulaşma yolunda çok çalışmamız,her zamankinden daha ziyade bir birimize destek ve duacı olmamız gerekiyor. safları her zamankinden daha ziyadesiyle sıklaştırmalıyız.Gün birlik olma zamanı islam düşmanlarına fırsat vermemeliyiz.