11 Ekim 2008 Cumartesi

Baş Örtüsü Ve Bir okuyucaya Cevap



Bir okurumuz baş örtüsü ile ilgili olarak yazmış olduğum “ HANİ ANNE “ Şiirimden dolayı
Bana bir mail göndermiş.Şöyle diyor sevgili okurumuz.


“Şimdi sen başörtüsünü özgürlük olarak algılıyorsan, başörtüsü senin prangandır. Şimdi başörtüsü, sonra araç sürme hakkın, sonra seçme seçilme hakkın ve diğerleri elinin altından gidince o zaman göreceksin esas ağlamayı. Bende o zaman diyeceğimki bak ağladın zırladın hadi şimdi ara özgürlüğünü o zaman arayamayacaksınki demokrasin bile olmayacak ve sana yardım edecek Atatürkün...”


Değerli okuruma tabiki bizede cevap verme hakkı doğdu.

Arkadaşımızın belliki başörtüsünü yeter düzeyde anlayacak ne bir bilgi kapasitesi nede oturmuş bir islami kimliğin var.


Tabi sizin gibi kişiler islamı gerçek kaynaklarından değilde islamı sulandırmak için ekran ekran dolaşan kimlerin hesabına çalıştıklarını, çok iyi gözlemlediğimiz ,islam kisvesine bürünmüş islamla alakası olamayan o sosyete hocalarından öğreniyorsunuz.Tabi öyle olunca kılavuzu karga olanın öğrendiği ve bildiği islamda o kadar olur.


Gerçek bir müslümanın baş örtüsüne karşı çıkması asla düşünülemez.Bu ülkede baş örtüsüyle sorunları olanlar aslında islam dini ile sorunları olanlardır. Allahın dini ile alakası olmayanların, kendi icat ettikleri din anlayışlarını müs lümanlara dayatmaya kalkışanların, aslında islamdan hiç anlamadıkları, meyhanenin yolunu bildikleri kadar cumanın ve caminin yolunu bilmedikleri açık bir gerçektir.


Allah insanları bu dünyaya yaşamın da özgür bırakmış,taki hesap gününe kadar.Cennetide cehennemide tercih etmeyi insanın özgür iradesine bırakmış.Yani bir anlamda insanların demokratik bir sistemde kendi özgür iradeleriyle demokratik tercihlerde bulunmaları gibi.Tabi tercihi yapan kişi neticesine katlanır.Yani bizim cehennemi tercih edenlere diyeceğimiz bir şey yok. O onların kendi tercihidir. Ancak sizlerde cenneti isteyenlere,Allahın rızasını arzulayanlara saygı duymak zorundasın.Onların sizin tercihlerinize saygı duyduk ları gibi.



Bu ülkede baş örtüsü takanların yani bizlerin rejimle demokrasiyle Cumhuriyetle bir sorunu muz yok.Bizim sorunumuz bu ülkede benim gibi inanacaksın,benim gibi giyineceksin,benim gibi düşüneceksin diyen jakoben dayatmacı anlayışlarladır.


Biz Demokrasi İstiyoruz


Demokrasiyi şöyle bir örnekle anlatabiliriz.Bir mağza düşünün bu mağzada her renkten,her modelden her yaş gurubuna göre elbiseler sergileniyor.Doğal olanı herkesin bu elbiselerden kendi zevkine uygun olanı alıp giymesidir.İşte bu demokrasidir.Bir başkası da deseki “ hayır bu mağzada sizler için sizin tercihiniz geçerli değil ,sizler için benim tercihim geçerlidir deyip herkese tek tip, tek renk, tek model olan kendi beğendiği elbiseleri giymeleri için zorlamaya kalksa bu insanların özgür iradelerine ve demokratik tercihklerine karşı çıkmak,onlara baskı ve şiddet uygulamak değilmidir.Bu davranış demeokrasi dışı jakoben bir anlayış değilmidir.? İşte bugün ülkemizde baş örtüsüne ve inanç özgürlüğü ne saldıranlar bu anlayışta insanlardır.İşte bizim asıl sorunumuz demokrasiyi hazmedememiş olan bu anlayışlarladır.




Alın size tarihten bir örnek


Alın size tarihten bir örnek verelim.Kurtuluş savaşı yıllarında maraş fıransızlar tarafından işgal edilir.Çeşemeye su almaya gelen türk hanımlarından birine bir fıransız subayı ilişerek başındaki baş örtüsünü alır aşağıya indirir.Zorla bir fransız subayının bir türk kadınınının baş örtüsünü aşağı indirdiğini gören sütcü imam silahını çekerek fıransız subayını alnından vurur.Sütcü İmam bu haraketiyle maraşta kurtuluş mücadelesinin ilk meşalesini yakarak maraşta fıransızlara karşı ilk mücadeleyi başlatır.Neticesinde fıransızlar çekilmek zorunda kalır ve geldikleri gibi giderler.


Bu gün bu ülkede başörtüsüyle uğraşanların o günkü çeşmedeki baş örtüsünü indiren fıransızlardan acaba düşünce olarak ne farkları var iyi düşünmek lazım.



İstiklal Marşını Yazdıran Ruh


Ben bir gazi torunuyum dedem 7 sene bu ülkeye askerlik yaptı izmirde yunanlılara karşı savaştı onun anlattığı hikaylerle büyüdüm.Vatan sevgisi nedir iman sevgisi nedir çok iyi bilirim.Bu ülkenin hangi zorluklarla bizlere emanet edildiğinide iyi bilirim.Bizler İstiklal marşını yazdıran o ruhun gerçek sahipleriyiz.O ruh istiklal marşını on kıtası içinde bezenmiştir.


Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu gösüm gibi serhaddim var. Ulusum krkma nasıl böyle bir imanı boğar. Medeniyet dediğin tek dişi kalmış cavar


Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.


O ruhun ne olduğunu birde çanakkalede anafartalar komutanı olan Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu yarbay Gazi Mustafa Kemal Atatürkün hatıratlarına yazdıklarından dinleyelim


yalnız size bomba sırtı vakasını anlatmadan geçemeyeceğim karşılıklı siperler arsındaki mesafe 8 metre yani ölüm muhakkak göğüs göğüse çarpışmalar var.Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına şehit düşüyorlar ikinci siperdekiler onların yerine geçiyorlar.Fakat ne kadar imrenilecek bir durum biliyormusu nuz öleni görüyorlar üç dakika içinde kendilerininde öleceklerini biliyorlar.Fakat en ufak bir çekinme bile göstermiyorlar.Sarsılma yok ürpeti yok okuma bilenler ellerinde kuran cennete gitmeye hazırlanıyorlar, bilmeyenler ise şahadet getirerek düşmana saldırıyor lar.Emin olasınızki ve bilesinizki bize çanakkale savaşı nı kazandıran bu yüksek ruhtur.”Diyor MUSTAFA KEMAL PAŞA



İran Bize değil Biz İrana Modeliz

Bu millet islamla ilgili tercihini 1000 sene önce yapmıştır.Yani binseneden beri müslümandır.Bin seneden beride inanarak başını örten her türk kadını başına taktığı baş örtüsünü Allahın kendisine taktığı nurdan bir taç olarak algılar.Bazılarının dediği gibi kimsenin kendisine iranı bir model gibi algıladığı falan yok.İran 1980 yılında humeyni devrimi ile şimdiki sisteme geçti.Biz ise 1000 senedir müslümanız.Niye iranı örnek alacağızki.Biz cumhuriyetle birlikte yönetim şeklimizi değiştirdik ancak dinimizi değiştirmedik.Bazıları cumhuriyete geçmeyi sanki din değiştirmek gibi algılıyorlar.Yakın tarihi iyi inceleyenler atatürkün yanıbaşında kurtuluş mücadelesinde baş örtülü,çarşaflı hatta peçeli kadın fotoğrafları görürler.

Cephelere kağnılarla mermi taşıyan kadınların ortak giyimi böyleydi.

Cumhuriyetin ilk yıllarında okullarda eğtim veren başörtülü ve çarşaflı öğğretmenler vardı Atatürk bunların giyim tarzları ile ilgili asla bir zorlamada bulunmadı.Hal böyleyken bunları iran ve sudi arabistana bağlamanın ne anlamı var.Yani bu millet kendisi bin yıldır müslümanken islamı tutupta irandan ve sudilerdenmi öğrenecek.Bu ne cehalettir böyle.1400 yıldır bütün islam aleminde Peygam berimizden (a.s.m ) bu güne müslüman kadınlar başlarını örterler.Yani 1400 senedir Peygamberimiz ( s.a) dahil kuranı yanlış anladılarda bu günkü dayatmacılarmı doğruyu anladılar.


Bizim Atatürklede hiç bir sorunumuz yok.Bizim sorunumuz Atatürkü kullanarak her türlü baskı ve zorbacılığı Atatürk adına yapanlarladır.Atatürk kurtuluş savaşını bu inançlı milletle kazanmış,Yine Cumhuriyeti bu inançlı milletle kurmuştur.


Atatürk günümüzdeki atatürkçü geçinen islama her fırsatta saldıran Atatürkçüler gibi asla dinsiz değildi.Bizim mücadelemiz demeokrasiyi ve millet iaradesini henüz içine sindirememiş oalanlarladır. Biz sadece demokrasi istiyoruz.


Hikmet Gündüz

Selam ve dua ile

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Zaten özgürlüğümüzü alan demokrasidir. Şimdi bu kadar cahilsek, islamı bilmiyorsak sebebi, sözde demokrasi dedikleri şeydir. Çünkü ilim öğrenmeyi yasaklayacak kadar korkuyorlar müslümanlardan.

Arzın Son Şairi dedi ki...

adsız olarak yorum gönderen okuyucuya cevap

BİZ DEMOKRASİ DEYİNCE ŞUNU ANLIYORUZ

Demokrasiyi şöyle bir örnekle anlatabiliriz.Bir mağza düşünün bu mağzada her renkten,her modelden her yaş gurubuna göre elbiseler sergileniyor.Doğal olanı herkesin bu elbiselerden kendi zevkine uygun olanı alıp giymesidir.İşte bu demokrasidir.Bir başkası da deseki “ hayır bu mağzada sizler için sizin tercihiniz geçerli değil ,sizler için benim tercihim geçerlidir deyip herkese tek tip, tek renk, tek model olan kendi beğendiği elbiseleri giymeleri için zorlamaya kalksa bu insanların özgür iradelerine ve demokratik tercihklerine karşı çıkmak,onlara baskı ve şiddet uygulamak değilmidir.Bu davranış demeokrasi dışı jakoben bir anlayış değilmidir.? İşte bugün ülkemizde baş örtüsüne ve inanç özgürlüğü ne saldıranlar bu anlayışta insanlardır.İşte bizim asıl sorunumuz demokrasiyi hazmedememiş olan bu anlayışlarladır.