22 Ekim 2008 Çarşamba

Ömür Dediğimiz Ne ki Bir Hece Taşı





Zaman su gibi akıyor.Yıllar ay, aylar gün gibi gelip geçiyor.Son noktaya, son ana doğru hiç durmadan,hiş şaşmadan hızla ilerliyoruz.Birde bakmışızki ömrünüzün sonuna gelmişiz ve mezardaki bir hece taşından ibaretiz.Şu tarihte doğdu,şu tarihte öldü.Ne garip değilmi ? İşte bizim hayat dediğimiz bu, İşte bizim hayat dediğimiz bu kadar kısa. Ve bütün hayat hikayemiz iki satırdan ibaret şu tarihte doğdu,şu tarihte öldü.


O zaman şu üç beş günlük dünyada,bizim asıl amacımız kalpleri kazamak ve herkesin kalbinde kalıcı bir iz bırakabilmek için çaba göstermek olmalı.Her kes tarafından sevilmenin yegane yolu ise en az kendimiz kadar başkalarınıda sevmekten geçer.


Sevgi ve hoş görünün açamayacağı hiç bir kalp ve hiç bir gönül yoktur.Mutlu olmak

İçin mutlu etmek gerekir.İşte şu kısa ömrümüzde hayatımıza renk ve estetik katacak olan güzellikler bunlardır. O bir türlü bu dünyadan bir gölge gibi geçip gitikten sonra

Ha yaşamıssın ,Ha yaşamamızsın ne farkeder ki...?

Sevgi kardeşilik ve hoşgörü kültürünü benimsemiş bir topluluk olabilmemiz için; Tarihimizde ve kültürümüzde var olan değerlerimizi ve her şeyden önce İslamın evrensel mesajını iyi öğrenmemiz gerekmektedir.



* islam bütün karanlıkları aydınlatan bir güneştir.

* İslam sevgidir,hoşgörüdür,kardeşliktir.

* İslam insanları huzura ve mutluluğa çağıran bir kutlu davettir.

* Her gün minarelerden 5 vakit okunan bu ezan bizi bu mutluluğa ve huzura çağırmıyormu ?



* Ne mutlu bu kutlu çağrıya kulak verenlere

* Ne mutlu bu kutlu çağrıya icabet edip kurtuluşa koşanlara

Selam ve dua ile kalın

Hikmet Gündüz

Hiç yorum yok: