3 Mart 2011 Perşembe

Osmanlıyı Osmanlı Yapan Değerler



















Osmanlı Devleti’ni uzun yıllar sulh ve sükûn içinde idare eden, böylece milletine uzunca bir barış dönemi yaşatan İkinci Bayezit âlim, şair ve dindâr bir padişahtı. Alimlere ve sanatkârlara büyük bir ilgi gösteren hükümdar bu özelliklerinden dolayı halk arasında “Bayezid-i Veli” diye anılıyordu. Beyazıt’ta bulunan ve kendi adıyla anılan meşhur cami ve külliyesi, bu kıymetli padişahın İstanbul’u süsleyen önemli âbidelerinden biriydi.

Camide ilk Cuma namazı kılınacağı zaman dikkat çekici bir gelişme oluyor. Bayezid-i Veli, mabedi dolduran kalabalığa yönelerek “ömründe ikindi namazının sünnetini hiç terk etmemiş bir kimse varsa imamlığı o yapsın!” diyor. Kimseden ses seda çıkmadığını görünce “Rabbimiz Teâlâ Hazretlerine hamdolsun ki hazarda ve seferde hiçbir sünneti terk etmedik!” diyerek mihraba geçiyor, kendisinin yaptırdığı bu muhteşem ve ruhaniyetli camide ilk Cuma namazını kıldırma bahtiyarlığına eriyor.

İşte bu mübarek mâbed böyle dini bir atmosfer içinde açılıyor.

AÇIKTAN ORUÇ YİYENLER ACABA HANGİ DİNİN MENSUPLARI ?

















Ecdadımız osmanlı zamanında Ramazan ayı girdimi sokaklar çarşı pazarlar bambaşka bir havaya girermiş.Ramazanın manevi atmosferini herkes doyasıya hisseder ve doyasıya yaşarmış.Herkes ramazanın ruhuna üst düzey bir hasasiyetle saygı gösterirmiş.Gayri müslüm dediğimiz azınlıklar bile Ramazan ayı girdiği zaman Müslümanların inançlarına olan saygılarından dolayı aleni olarak açıktan hiç birşey yeyip içmezlermiş.

Artık zamanımızda ne o eski Ramazanların ruhu kaldı. Nede Ramazan ayına saygı gösterenler kaldı.Eskiden gayri müslümlerin Ramazan ayında Müslümanlara göstermiş olduğu saygı ve hürmeti bugün müslümanım diyenler göstermiyor artık.Sokakta çarşıda insanların içinde utanmadan hayasızca oruç yiyen bir sürü güruh var.Sorsanız bunlarad müslüman diyorlar.Müslümanlık bu kadar hafif ve basitmi sizce ?

Haya ve edep imanın en önemli şubelerindendir.Başka bir deyişle Allah Rasulünün (s.a.) diliyle " Hayası olmayanın imanıda yoktur." Yani müslüman olan insan hayalı ve edepli insandır.Müslüman bir insan nefsine uyup bir günah işlese dahi onu aleni olark herkesin gözü önünde yapmaz.Oruça ve oruçluya saygı göstermek aslında Allaha saygı göstermektir.Allaha saygısı olmayanın hiç birşeye saygısının olmasıda mümkün değildir.Müslüman açıktan oruç yemez ,açıktan haram ve günah işlemez.Nefsine uyarak işlediği günahaları olsa bile bunları herkese söyleyip asla deşifre etmez.Müslüman Allahtan korkan aynı zamanda edep ve haya sahibi bir insandır.

İslamın müslümanım diyenlere yüklediği çok büyük emir ve sorumluluklar vardır.İslamın Oruç , namaz ,hac,zekat gibi Müslümanlara yüklediği olmazsa olmaz şartları ve yükümlülükleri vardır.Bir insan Allah'ın bu emirlerini hiçe sayarak müslüman olduğunu iddia edemez.Müslüman olmayanlara bir sözümüz yok.Ama müslüman olduğunu söyleyipte utanmadan açıkta oruç yiyen kişilere söyleyecek çok şeyimiz var.

Zamanında Almanyada işçi olarak çalışmış daha sonra Türkiye'ye dönmüş olan bir kişiden Almanyada çalıştığı yıllarda yaşadığı bir olayı dinlemiştim.Hikaye şöyle; bu kişi ile birlikte bir grup Türk aynı fabrikada çalışmaktadır.Türklerin başında Hans isminde bir Alman sorumlu bulunmaktadır.Cuma günü geldiği zaman ismi Hasan olan bir Türk'ün haricinde diğer Türklerin hepsi cuma namazı için Hanstan izin alırlar.Hansta bu kişilerin inançlarına saygı göstererek her cuma bu kişilere cuma saatinde ibadet etmeleri için izin verir.Ancak Burada bulunan Türklerden Hasan'ın müslüman olduğu halde Cuma namazına gitmemesi Hans'ın dikkatini çeker.Bir gün edemez hasana bunun nedenini soarar.Hasan Hans'a islamın ibadet tarafı ile ilgisinin olmadığını sorar.Bu defa Hans Hasana dönerek

şöyle der. " HASAN HA SEN HA BEN " yani Namaz kılmıyorsun,oruç tutmuyorsun aynı şeyleri bende yapmıyorum.O zaman bir müslüman olarak benden farkın ne HASANLA HANS'IN ARASINDA NE FARK VAR DEMEK İSTER.

ALLAH BİZE İSLAMI GEREKTİĞİ GİBİ YAŞAYANLARDAN EYLESİN

Selam Ve Dua İle

Coco Cola İle Oruç Açmak

















Akşama kadar aç kalıp Allah rızası için oruç tuttuğunu söyleyeceksin , orucunu Müslümanları katleden Yahudilerin üretmiş olduğu İsrail malı Coca Cola ile açacaksın, sonrasında ise Allah'ın rızasını ve hoşnutluğunu kazandığını düşünerek böbürleneceksin.

Ey zavallı sen islamı bu kadar basitmi görüyorsun ? Sen ne kadar zavallı birisi olduğunun farkındamısın acaba ? Sen hiç başını seccadeden kaldırmadan bir ömür boyu secde etsen bile bu günahın vebalinden kendini kurtarabilirmisin bunu hiç düşündünmü acaba ?.Allah'ın islam düşmanlarının değirmenine su taşıyan böylesi şuursuz , ahmak ve beyinsiz müslümanların ne orucuna nede namazına ihtiyacı vardır.Onlar akşama kadar sadece aç kaldıkları ile kalırlar.Bu gün islam aleminin ve bizim yaşadığımız acıların yegane sorumlusu bu ahmak ve şuursuz müslümanlardır. Akşamlleyin iftar sofrasında Coca Cola ile iftar edenler içtikleri Colanın Filistin ,Irak ve Afganistandaki müslüman kanı olduğunu ve bu katliama destek verdiklerini biliyorlarmı acaba ?

İyi ve örnek Müslüman kendi nefsine tabi olan değil ,Kendisine İslam Peygamberi Hz.Muhammed (a.s.) ı rehber edinen insandır.Diğer gerisinin hepsini ne kadar varsa at çöpe gitsin başka bir işe yaramazlar.

Selam Ve Dua İle

Başörtüsü Siyasi Bir Simgemidir ?






















Bir bireyin veya bir toplululuğun toplumun bir başka kesimi ile ilgili olarak kesin hatlarla çizilmiş görüşlere sahip olması çoğu zaman bir önyargının eseridir. Einstein derki “ bir ön yargıyı ortadan kaldırmak atomu parçalamaktan daha zordur ” işte ön yargı böylesine kötü birşeydir.Önyargı insanın tüm duygularını kuşatır , onu objektif düşünmekten alıkoyar.Önyargı insanın kendi içindeki en büyük tabularından biridir.Önyargıların hakim olduğu toplumların barış ve sevgi içinde yaşamamalarıda mümkün değildir.Önyargıların daha çok gelişmemiş ve az gelişmiş toplumlarda olduğu görülür.Eğtim ve refah düzeyi yüksek olan toplumlarda butür bağnazlıklara pek rastlanmaz.

Geçenlerde başörtülü görme engelli bir bayanın koluna başka bir bayan girmiş ve Muhtarlığımıza gelmişlerdi.Gözleri görmeyen birisinin başörtülü olması benim özellikle dikkatimi çekmişti.Maddesel bir dünyada karanlıklar içerisinde yaşayan ışığı farketmeyen bir bayanın taktığı başörtüsünün nasıl bir siyasi simge olabileceğini düşündüm.İnsan inanıyorsa inancının gereğini yapar.İnanan insan geçici dünya menfaatleri için siyasi münafıklık yapamaz. Yaz mevsiminde 35-40 derece sıcaklıkta insanlar kavrulurken ,o kavurucu sıcağa rağmen başörtüsü takan bir bayan nasıl olurda taktığı başörtüsünü siyasi simge olsun diye takabilir ? Neden kendine eziyet etsinki ? bunu anlamak mümkünmü ? Yurt dışında bu başörtüsünden dolayı sürgün hayatı yaşayan binlerce kız var.Bu kızlardan bir taneside benim kızım.Bu kızlarımız çok sevdiği ailelerinden ,vatanlarından uzakta acılı ve hüzünlü bir gurbet hayatı yaşayacaklar ve sonra tüm bu acı ve çilelere bir siyasi simge uğruna katlanacklar bu nasıl bir anlayıştır.Bu mantığın bir izahı ,bir elle tutulur bir tarafı varmı ? Bu kızlarımızın kendi öz vatanlarını bir siyasi simge uğruna terk ettiğini düşünmek hangi vicdani ölçülere sığar.

Kalbini Yarıpta Baktınmı ?

Sevgili Peygamberimiz (a.s.) zamanında bir savaş esnasında kafirlerden birisi Kelime-i Şahadet getirerek aman diledi.Sahabeden birisi bu kişiyi buna rağmen kılıcı ile öldürdü.Peygamberimize (a.s.) durum iletildi.Peygamberimiz o sahabiyi çağırıp ona Kelime-i Şahadet getirip aman dileyen bir kişiyi neden öldürdüğünü sordu. O sahabide Peygamberimize şöyle dedi " O bunu ölüm korkusundan yaptı gerçekte müslüman olmadı ben onu onun için öldürdüm " dedi. Bu kez Peygamberimiz o sahabiye kızarak " Onun kalbini yardında baktınmı ...! ? Onun kalbini yardında baktınmı ...! ? Onun kalbini yardında baktınmı ...! ? diye kızarak aynı sözleri üç defa tekrarladı .Başörtüsünün siyasi bir simge olduğunu düşünenler peygamberimizin (a.s.) deyimi ile acaba bu kızlarımızın kalplerinimi yarıp baktılarmıki de başörtüsünün bir siyasi simge olduğunu söyleyebiliyorlar.?

Başörtüsünün Bağlama Şekli

Genç bir bayanla yaşlı bir teyzenin veya köylü bir bayanla kentli bir bayanın baş örtüsü örtme şekilleri doğal olarak farklılık gösterir.

50 yaşın üstündeki bir bayanın baş örtüsü bağlamasının estetik ve görüntü açısından hiç bir önemi yoktur.Bu yaştaki kişiler doğal olarak dış görüntü ve estetiğe pek önem vermezler.Ancak genç bayanlar ve genç kızlar için görüntü yönüyle işin estetik kısmı çok önemlidir.

Yani genç bir kıza veya bayana yaşlı bir bayanın çenesinin altından bağladığı gibi baş örtünü bağla demek ne kadar ayıp ve ilkel bir yaklaşım tarzıdır.Edep ve terbiye sınırlarını aşmayacak şekilde kim nasıl isterse bırakalım öyle giyinsin.İnsanlara benim gibi bakacaksın ,benim gibi göreceksin ,benim düşüneceksin ,benim gibi inananacaksın ,benim gibi göreceksin demek ilkel bir anlayışın eseridir.Devletin toplumu 7-8 yaşındaki reşit olmamış bir çocuklar gibi görmesi ve toplumu dizayn etmeye yönelmesi halkın devletinden sovumasına ve iç barışın bozulmasına sebep olur.

Selam ve Sevgilerimle

Hikmet Gündüz

Doğum Günümün Bana Hatırlattıkları














Dünya gezegenindeki yolculuğum takvimlerin 08/10/1959 tarihini gösterdiği bir günde,bugün başladı .Neler yaşayacağımı,neler göreceğimi bilmediğim bir gezegende yolculuğa başladım.Bebeklik çocukluk yılları derken delikanlılık çağına eriştim. O yıllarki aynanın karşısında saatlerce kaldığım " VARMI SENDEN DAHA YAKIŞIKLISI " dediğim yıllardı.

Sonra bu günlere geldim.Aynalar beni, ben aynaları pek sevmez oldum.Ancak şimdi yeni aynalar buldum kendi kendime.Kimmi ? çocuklarım. Onlara baktıkça gençlik heyecanımı, gençlik yıllarımı,gençliğimi görüyorum.Onların ,sevdiklerim ve dostlarım sayesinde ölümlü olsa bile bu dünyanın yinede yaşamaya değer olduğunu anladım.İyikide doğmuşum, iyikide beni Allah insan yaratmış şükür yaradana.

51 yaş olgunluğu ile bu dünyanın ve herşeyin bir yalan olduğunu, giden bir gün gibi hiç bir şeyin bir daha geri gelmeyeceğini şimdi daha iyi anlayabiliyorum. Artık bana her yeni günüm ,her yeni yaşım ,saçlarımdaki aklar ,yüzümdeki kırışıklıklar o kaçınılmaz sona ,o musalla taşına ,o son noktaya son sürat ilerlediğimi hatırlatıyor. Ve aslında hayat dediğimiz şeyin şu tarihte doğdu ,şu tarihte öldü diye yazanan bir mezar taşındaki kelimeler kadar kısa bir şey olduğunu anlıyorum.Alın size kocaman bildiğimiz hayatımızın mezar taşındaki özeti; şu tarihte doğdu, şu tarihte öldü ne garip değilmi ?

Dünya gezegenindeki yolculuğumun ve beni bu gezegene bu yolculuğa gönderenin ve gönderiliş gayemin farkındayım. Ancak bu yolculuğun sonunda beni nasıl bir akibetin beklediğinden emin değilim.Hiç yoktan dünyaya geldiğim gibi gideceğim yerde meçhul bir anlamda.Cennetmi var ,cemalmi var , Cehennemmi var, cezamı var bunu kestirmek mümkün değil.Ümitle ümitsizlik arasındayım herzaman. Ancak ne kadar günahkar olsamda yinede umutluyum.Çünki onun merhametlilerin en merhametlisi olduğunu biliyorum. Onun her an yanımda ,benimle ve bana şah damarımdan daha yakın olduğunu hissediyor ve ve onu seviyorum.

BİLKİ SIFIR DEĞERDİR

Bu dünya bu hayat bir imtihan yeridir.

yaratılış gayemiz Rızayı ilahidir

Gönlünü bel bağlama makam servete pula

Allahtan başka herşey bilki sıfır değerdir

işte sevgili dostlar doğum günüm bana bunları hatırlatıyor 

Selam Ve sevgilerimle

Hikmet Gündüz

Televizyon Dizilireninin Hedef Kitlesi Niye Kadınlar Hiç Düşündünüzmü ?
















Bütün kanallarda bir dizi furyasıdır almış başını gidiyor.İzleyiciler o kanal senin bu kanal benim diye ekrana kilitlenerek çok kıymetli zamanlarının büyük bir kısmını bu dizilerin karşıında heba ediyorlar.Özellikle ev hanımları günlük hayatlarını bu dizilere göre düzenliyor , bu dizilere göre planlıyorlar.Kadınlar topluca biraraya geldikleri çaylı börekli toplantılarda bu dizilerden bahsediyorlar artık .Dizilere endekslenmiş bir hayat var karşımızda.İlk bakışta dizilerin kadın ve erkek ayrımı yapılmaksızın herkese yönelik olarak yapıldığı düşünülebilir.Ancak bakıldığında dizilerin izleyici kitlesinin %90 gibi büyük bir ekseriyetle kadınlar olduğu görülüyor.Erkekler Kurtlar vadisi , belgesel , spor türünde yayınları izlerken , bunun dışındaki yayın akışı içindeki tüm dizi ve proğramları kadınların izlediği görülüyor.Hatta erkeklerin büyük çoğunluğu işten akşam eve geldiklerinde eğer evde ikinci bir televizyon yoksa hanımlarının dizileri yüzünden doğru düzgün televizyon bile izleyemiyorlar.

Peki Bu Dizlerin Hedef Kitlesi Niye Kadınlar Hiç Düşündünüzmü ?

Kendi değerleriye ayakta durabilen asimile olmamış toplumların varlıkları ve geleceği eğtimli anneler üzerine kurulur.Bir toplumda anneler ne kadar eğtimli ve donanımlı ise toplum ve devletin temeli o kadar sağlam olur.Birey ve toplumları geleceğe hazırlayan onların geleceklerini inşa edenler aslında annelerimizdir.Çocuk gelşim çağına gelinceye ve kendini bilinceye kadar 24 saatenin 4/3 annesiye geri kalan 4/1 de babası ile geçirir.Bu bahisle Çocukları geleceğe anneler hazırlar.Çocuğun hayatı tanımasında kendi kişiliğinin oluşmasında model olma bakımından annenin çok önemli bir rölü vardır.Hayat bir okulsa insanlık mektebinin ilk öğretmenleri annelerdir.Büyük insanları hep büyük anneler yetiştirmiştir.Onun için denmiştirki " Beşiği sallayan dünyayı sallar " Bu yönüyle aslında Toplumların görünmeyen mimarları annelerimizidir.

Bir milletin ve bir toplmun güçlü olması eğtimli ve donanımlı annelerle mümkündür.Eğer bir toplumda anneler çocuklarını geleceğe ve hayata hazırlayacak bilgi ve donanıma sahip değilse o milletin ve toplumun çöküşü mukadderdir.Bunun için denmiştirki " Kadın sendelerse toplum yüz üstü düşer " Belkide Sevgili Peygamberimizin (a.s.) " Cennet annelerin ayakları altındadır " hadisin bize bir anlatmak istediğide bu olmalı.Bütün bunlar gösteriyorki İstikbalde cennetlik ve cehennemlik toplumların inşası tamamen annelerin eğtimi ile ilgili bir durumdur.

Hergün çarpık ilişkilerin, ihanetlerin pompalanıp özendirildiği ,bunların normalmiş gibi gösterildiği, kendi değerlerimizin hiçe sayıldığı tv.dizilerin arasında kaybolmuş anne adyalarının ve annelerin oluşturduğu veya oluşturacağı bir toplumdan kime ne fayda gelirki ? Sokakta çarşıda gördüklerimiz çevremizde yaşadıklarımız ve geldiğimiz bu günkü nokta bütün bunların açık bir göstergesi değilmi ?.Bu ne biçim toplum , bu nebiçim insanlık ,nerde ahlak nerde fazilet hiç bir şey kalmadı diyenler ilk önce kendi vicdanlarında bunu sorgulamalılar.

Şairin dediği gibi " Bilmem neden gündelik işlerle telaştasın ? / Kızım, sende Fatihler doğuracak yaştasın; " Bize bu ruhta ,nine hatun ruhunda ve şuurunda anneler gerek.Eskiden bizim annelerimiz varmış abdestsiz çocuklarını emzirmezlermiş.Eşinden hamile kaldığı zaman karnındaki çocuk haramla büyümesin diye eşinin eve getirdiklerinin helal rızıklar olmasına daha bir hassasiyet gösterirlermiş.Bu annelerimizin bütün hasasisyetleri bu ulvi gayeler üzerien kurulu imiş. Öyle anneler varken öyle büyük insanlar yetişmiş.Büyük insanların yetişmesindende büyük devletler doğmuş.Onun için denmiştirki " İslamda çocuk eğtimi anne karnında başlar " Geldiğimiz sonuç bu açıdan baktığımızda çok acı bir manzara. Halkımızın tv dizileri vasıtası ile annelerimiz üzerindeki gizli planları iyi anlamsı dileği ile

Selam ve sevgilerimle

Hikmet Gündüz

Allah Bir ve Tektir , Ancak Tanrılar Sürüyledir.
















Kuranı kerimde bahsedilen Allah'ın 99 ismi vardır.Bunların hepsine birden esmâü’l-hüsnâ denir.Rabbimize bu ismlerle dua etmemiz istenir.Nitekim Araf Suresi 180.Ayeti kerimesinde biz müslümanlara Rabbimiz şöyle buyurmaktadır.

* En güzel isimler (el-esmâü’l-hüsnâ) Allah’ındır. O halde O’na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır.( A’RAF 180.)

Kuranda Allah'ın zikredilen 99 isimi arasında Tanrı diye bir isim ve kavram yoktur.Allah kendi ismi dışında kendisine başka isimler atfedenlerin yanlış ve sapık yolda olduklarını ,bu gibi insanlara müslümanların uyup itibar etmemeleri gerektiği konusunda yukarıdaki ayettede görüldüğü üzere bizleri uyarmaktadır.

Tanrı kavramı niyet olarak tekil manada Allah yerine kullanılsa bile çoğul bir kavramdır.İlahi ve kutsal kitapların dışında insanların kendisinden üstün gördükleri Allahın yerine tapındıkları varlıklara verdikleri isimlerdir.Peygamberler Hz Ademden bu yana, hep bu sahte ilahlarla mücadele edegelmişlerdir.İnsanlık tarihine bakılıdığında yer Tanrısı ,gök Tanrısı ,güzellik tanrısı ,aşk tanrısı gibi bir çok tanrıların olduğu görülür.İslam ve tehvid inancında kainatın ve evrenin tek yaratıcısının Allah olduğu onun evelinin ve sonrasının olmadığı ve olmayacağı bize bildirilmektedir.Bu konuda kuranda birçok sure ve ayet vardır.Bu surelerden birdide her gün namazlarımızda okuduğumuz İHLAS SURESİDİR.Bakınız İhlas suresinde Rabbimiz bize kendisini nasıl tarif ediyor.

İHLAS SURESİ VE ANLAMI

Kul hüvellâhü ehad.

Allâhüssamed.

Lem yelid ve lem yûled.

Ve lem yekün lehû küfüven ehad.

ANLAMI

De ki: "O ALLAH, (eşsiz, benzersiz) bir ve tek'tir.

ALLAH Samed'dir (her şey O'na muhtaçtır, O hiçbir şeye muhtaç değildir)

"(O) doğurtmadı/doğurmadı (hiçkimsenin babası veya annesi değildir) ve doğmadı (hiçkimsenin çocuğu değildir)."

"Hiçbir şey O'na denk (ve benzer) değildir.";

İhlas suresindede görüldüğü üzere Allah'ın bir ve tek olduğu , Herşeyin ona muhtaç olduğu halde onun hiç birşeye muhtaç olmadığı , O'nun doğmadığı ve doğurulmadığı , erkekliği ve dişiliğinin olmadığı , Anne ve Baba olmadığı ,onun bizim aklımızdan geçen veya geçmeyen yaratılmış ve yaratılacak hiç bir varlığa benzemediği ifade edilmektedir.

Bu sure Ayrıca haşa Allah Hz.Meryemin eşi ,Hz.İsa Allahın oğlu ,Allah ise Hz.İsanın babası diyen hirıstiyanlara tokat gibi bir cevaptır.Ayrıca kültürümüze hırıstiyan litaratüründen girmiş olan Allah baba inancının çok büyük bir sapıklık olduğunu ve Allaha Allah baba denilemeyeceğini ifade ediyor.

Yine Allah (c.c.) Fatiha Suresinde bize kendini şöyle tarif ediyor.

1 Bismillahirrahmanirrahim

2 El hamdü lillahi rabbil alemin

3 Er rahmanir rahıym

4 Maliki yevmid din

5 İyyake na'büdü ve iyyake nesteıyn

6 İhdinas sıratal müstekıym

7 Sıratallezine en'amte aleyhim ğayril mağdubi aleyhim ve lad dallin.

Anlamı

1 Esirgeyen bağışlayan ,Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

2 Bütün Hamd ve övgüler O alemlerin Rabbi olan Allaha mahsustur.

3 O Rahman, Rahimdir.

4 O din ( Kıyamet ) gününün yegane maliki ve sahibi olan Allah'tır.

5 Rabbim Sade Sana ibadet eder, sadece Senden yardım dileriz.

6 Ya Rabbi bize Hidayet eyle bizi doğru yoluna ilet !

7 Bizi kendilerine nimet verdiğin salih kullarının ,has kullarının yoluna ilet.Gazabına uğramışların ve sapıtmışların yoluna değil.

Aminn...

Fatiha suresinde görüldüğü üzere Allah (c.c ) bahsedilirken onun bütün Alemlerin Rabbi olduğu ,Kıyamet gününün tek sahibi ve maliki olduğu ,bundan dolayıdırki ; bütün övgülerin, hamd ve şükürlerin yalnızca Alemlerin Rabbi olan Allaha mahsus olduğu ,bizim yalnızca ona ibadet edip ,ondan yardım dilememiz gerektiği ,bizi doğru yoluna ,sevdiği ve salih kullarının yoluna iletmesi için ona dua etmemiz emrediliyor. Dikkat edilirse Allahın tekliğine tüm evrenin ve bütün alemlerin yaratıcısı ve tek sahibi olduğuna özellikle vurgu yapılıyor Yukarıda açıklanan sureler bize açıkca gösteriyorki.Allahtan başka ilah yaratıcı yoktur.Tanrılar insan ürünü olup yaratan değil ,yaratılan mahluklardır.Bu nedenle bir müslüman açısından yaratıcı olarak her zaman Allah vardır.Tanrı diye bir kavram yoktur.Şöylede diyebiliriz.Allah bir ve tektir, oysaki tanrılar sürüyledir.

Selam ve Sevgilerimle Allaha Emanet olun

Hikmet Gündüz

PAROLAMIZ SEVGİ YOLUMUZ KARDEŞLİKTİR











Herkes aynı şeye bakar ama herkes farklı şeyler görebilir.Bu insanın fıtratında ve doğal olan bir şeydir.Farklılıklar hiç bir zaman kavga nedeni olmamalı.Bizler genel anlamda çok farklı kültürlerin iç içe olduğu bir milletiz.Çok farklı kültürlerin olduğu bir yerde Saygı ,Sevgi,hoşgörü ve gönül dili devreye girmeli.Yok eğer tersi olursa o toplumda çatışma kültürü oluşur.Cumhuriyet tarihimizde yaşadığımız ve çok canların yandığı vahim olaylar, çatışma kültürünün getirdiği acı faturaların bir sonucu değilmidir. ?

Gelin bizler hiç olmazsa bu toplumun kanaat önderleri olarak örnek davranışlar içinde olalım.Bir birimize hoşgörülü olalım.Sevgi ve kardeşlik dilinden konuşalım. PA ROLAM I Z SEVGİ YOLUMUZ KARDEŞLİK OLSUN

Beğenilmek Kime ? Kimin İçin OLmalı ?

















İnsanoğlu İnsanlar içinde farkedilebilmek uğruna , olağan üstü her terlü çabayı gösterirken ; Nedense Rabbinin kendisini farkedip hoşnut olacağı hiç bir çaba ve faliyet içinde bulunmaz.Halbuki insanlara beğenilmenin öyle fazlaca bir getirisi yoktur.Ancak bir insanın Allah taraından farkedlip sevilmesinin dünya ahret sonsuz kazanımları vardır.İşte insan oğlu ebedi olanın değilde , geçici olanın peşinde koşan böylesine garip bir varlıktır.

( Hikmet Gündüz )

Beşiği Sallayanda Dünyayı Sallayanda Kadındır


















Beşiği sallayanda ,Dünyayı sallayanda kadındır.Kadın sendelerse toplum yüzüstü düşer.Kadınlar bir milleti inşa eden görünmeyen mimarlardır.Bireyleri ve toplumları eğiten ,geleceğe hazırlayan kadınlardır.Kadınlar ailenin ve toplumun ilk öğretmenleridir. Birey ve toplumlar edindiği İlk değerleri kadınlardan alır.

Bir milletin veya toplumun kalitesi onu oluşturan kadınların eğtim ve kültürü ile özdeştir. Bir milleti ve ya bir topluluğu yıkmak , yoketmek isteyenler ilk önce kadınları hedef alırlar.Yine yeryüzünde kökleri derinlere uzanan büyük bir millet inşa etmek isteyenler işe llk önce kadınlarla başlarlar.

Ne kadarda doğru bir söz " BEŞİĞİ SALLAYAN DÜNYAYI SALLAR " ve yine ne kadar güzel bir söz " KADIN SENDELERSE TOPLUM YÜZ ÜSTÜ DÜŞER " İslami Manada düşünürsek eğer ,birey ve toplumları Cennete götürecek yoluda ,Cehenneme götürecek yoluda kadınlar inşa ederler.Kadınları eğitimli olmayan bir milletin geleceği ve atisi karanlıktır.

Hikmet Gündüz