8 Şubat 2009 Pazar

ALLAH (C.C) HAKKINDA ZARURİ OLARAK BİLMEMİZ VE İNANMAMIZ GEREKEN HUSUSLAR.



Allah'dan (c.c) başka ilah yoktur.

İLAH: Yaratan, yaşatan, öldüren, dirilten, rızık veren, koruyan, gözeten, sevilen, sayılan, itaat edilen, kendisine sığınılan, hüküm koyan, kanunlarına uyulan, sevk ve idare edendir.

Her kim, bu sıfatlardan hepsinin veya bazılarının

kendisinde olduğunu iddia eder veya bunu çağrıştıracak şeyler söylerse;

o kimse kendisini Allah'a ortak kabul etmiştir ve müşriktir.

Böyle bir iddiayı doğrulayan kimse de

iddia sahibini Allah'a ortak kabul etmiş olup o da müşriktir.

Allah en büyüktür, ondan daha büyük bir şey düşünülemez.

O tek başınadır ve ortağı yoktur. (vahdehu lâ şeriyke leh.)

Eşi ve benzeri olmaması açısından tektir.

Hiç kimseye muhtaç değildir. Bilakis herkes, her şey ona muhtaçtır.

Doğurmamış, doğurulmamıştır ve başka bir şekilde de çocuk edinmemiştir.

Uzeyr (a.s) Allah'ın oğlu değildir. (Yahudilerin dediği gibi.)

İsa (a.s) Allah'ın oğlu değildir, melekler Allah'ın kızları değildir. (Hristiyanların dediği gibi.)

Allah (c.c) bunların hepsinde münezzehtir, ve yücedir.

Hiçbir şey onun dengi değildir.

Hiçbir şey onun birebir aynı (misli) değildir. Hiçbir şey ona benzemez, o da hiçbir şeye benzemez.

Rahmandır, dünyada herkese rahmet eder (acır.)

Rahimdir ahirette sadece müminlere rahmet eder.

Hayy'dir (ölmeyen, diri) Kayyumdur dimdik ayaktadır ve alemlerin düzenini koruyup, ahengini sağlar.

Uyumaz, uyuklamaz. Öldürür, diriltir, her şeyin yaratıcısıdır.

Din gününün sahibidir ki ; o gün hiç kimse başka bir kimseye hiçbir şekilde fayda veremez, emir sadece Allah'ındır.

Gökte de ilahtır, yerde de ilahtır.

Gökte, yerde, dünyada, ahirette hüküm, emir, şefaat sadece onundur,

onun izni olmadan kimse şefaat edemez.

İlmi her şeyi kuşatmıştır. Hiçbir şey ilminden gizli değildir.

O var olanı olduğu hal üzere bildiği gibi, olmayanı da olduğu zaman nasıl olacağını bilir.

Her şeyden haberdardır, "gökte ve yerde hiçbir şey ondan gizli değildir.

O gözlerin hıyanetini bilir, göğüslerin gizlediğini (kalplerdekini) bilir."

Ğaybin anahtarları onundur, ğaybi ondan başka kimse bilmez, Rasullerine dilediği kadar bildirmesi müstesna.

Hiçbir güç onu mecbur edemez. Mülkünde dilediği gibi tasarruf eder bu kendisi için adalettir.

Yerlerin ve göklerin mülkü onundur, yerlerde ve göklerde olan her şey onundur.

Mülkün sahibidir, mülkü dilediğine verir, dilediğinden çekip alır,

dilediğini aziz eder (yüceltir) dilediğini zelil eder (alçaltır.) Her şeye kâdirdir.

Yarattığı her şeyin rızkını verir, dilediğinin rızkını genişletir, dilediğinin rızkını daraltır, dilediğini hesapsız rızıklandırır, dilediğini zengin eder, dilediğini fakir eder.

Aklen mümkün olsun veya olmasın hiçbir şey ona zor değildir.

Kullarının ihtiyaçlarını gidermede sıkıntıya düşmez.

Yerdekiler, göktekiler, insanlar, cinler hepsi birden aynı anda istese, hepsinin istemesini aynı anda duyup ihtiyacını aynı anda karşılamaya kadirdir.

"Sıkıntıdan ötürü (bir işe güç yetirememek gibi) kendisine dost ve yardımcı edinmemiştir."

Bir şeyin olmasını istediği zaman "ona "ol" der o da hemen oluverir."

Yine bir şeyin olmasını dilediği zaman bütün mahlukat ona mani olmaya çalışsa mani olamaz.

Ve Allah (c.c) bir şeye mani olmayı dilediği zaman, bütün mahlukat onu vermeye çalışsa veremez.

O dilemezse, kimse dileyemez, O'nun dilediği olur, dilemediği olmaz

Kullarını mecbur etmeden, ama tamamen de başı boş bırakmadan onlara bir irade (dileme) vermiştir.

Evvel O'dur, O'ndan evvel hiçbir şey yoktur, son O'dur, O'ndan sonra hiçbir şey yoktur.


Allah'ın (c.c), nasıllığını kendi bildiği şekilde; eli, ayağı, yüzü, ve nefsi vardır

biz nasıllıklarını araştırmayız ve kendisinin bize haber verdiği gibi kabul ederiz.

Allah'ın (c.c) sıfatları ezelidir, ebedidir, zatının gereğidir hiçbir şekilde kendisinden ayrılmazlar,

sıfatları her ne kadar zati ve subuti sıfatlar olarak sınıflandırılmışsa da hakikatte sıfatları sınırsızdır, her sıfatı bir isminin tezahürüdür.

Kur-an Allah'ın ezeli kelamıdır.

Allah (c.c) Musa (a.s) ile konuşmuştur, İbrahim'i (a.s) kendisine dost edinmiştir bütün peygamberlerine bir şekilde vahyetmiştir (melek göndererek, rüyada, ya da kalplerine ilham ederek.) peygamber olmayan bazı kimselere de vahyi söz konusudur.

Kimseye, zerre kadar zulmetmez, mutlak adalet sahibidir. Zulmeden herkes kendi nefsine zulmetmiştir.


Kullarını yaptıklarından ötürü affedebilir veya azab edebilir. Affettiğini rahmetiyle affeder, azab ettiğine de adaletiyle azab eder.

Eğer affederse "çok affedendir, çok acıyandır." Eğer azab ederse "azabı çok acıklıdır."

Bütün kullarına (keyfiyetsiz olarak aynı derecede yakındır. Kendisine yakınlaşmada ve dua etmede aracı istemez:

"kullarım sana beni soruyorlar muhakkak ben onlara yakınım, ve dua ettikleri zaman dualarına cevap veririm" Bakara suresi.

"Bana dua edin, ben de duanıza cevap vereyim." Mümin suresi.

Asla vâ'dinden dönmez. Vâ'd ettikleri mutlaka gerçekleşecektir.

Kendi ihtiyarıyla (seçmesi) sevgisi ve sevgisizliği söz konusudur.

Allah (cc) muttakileri sever, muhsinleri (Allah'ı görüyormuş gibi ibadet edenleri) sever, sabredenleri sever, tevekkül edenleri (Allah'a güvenenleri) sever, tevbe edenleri sever, adaletli olanları sever, temizlenenleri (maddi, manevi) sever, Rasulüne uyanları sever, kendi yolunda bir binanın tuğlaları gibi kenetlenip savaşanları sever.

Zalimleri sevmez, kafirleri sevmez, fesadı sevmez, fesad çıkartanları sevmez, haddi aşanları sevmez, hainleri, fütursuz (sıkılmadan) çok günah işleyenleri sevmez, kibirlenenleri sevmez, çok fazla sevinerek, şımaranları sevmez, büyüklük taslayıp, böbürlenenleri sevmez, israf edenleri sevmez.

İman edip takva üzere olan her kulunu kendisine veli (dost) edinmiştir ki: onlar için korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

Muhammed (Allah'ın selamı, rahmeti onun, ailesinin ve sahabelerinin üzerine olsun.) Allah'ın kuludur, Rasulüdür ve habibidir.

Onu da(sav), Kur'an'ın tarif ettiği gibi kendi nefislerimizden fazla severiz,

ama haddi aşarak ve aşırı giderek onu ilahlaştırmayız.


SELAMUN ALEYKUM


Hiç yorum yok: