15 Aralık 2008 Pazartesi

Rabbimizin Büyüklüğü ve Merhameti




Ebu'l Hasen el Ferra,Ebu Bekir el Cülcani,Muhammed bin İshak bildiriyor:
Ömer bin Hattab,ağlayarak Rasulullah (sav) nin yanına girdi.O'na:
"Niçin ağlıyorsun ey Ömer?" dedi.O da:
"Ya Rasulullah,kapıda bir genç var,öyle ağlıyorki,yüreğimi yaktı."deyince efendimiz:
"Ya Ömer onu içeri al" diye buyurdu.Genç ağlayarak içeri girdi.Rasulullah ona:
"Ey genç niçin ağlıyorsun" diye sordu.O da:
"Ya rasulullah günahımın çokluğuna ağlıyorum.Allah'ın bana gazap etmesinden korkuyorum"dedi.Efendimiz ise:
"Ey genç,Allah'a hiçbir şeyi ortak koştun mu?" diye sordu.O ise:
"Hayır" dedi.
"Haksız yere bir cana kıydın mı?"
"Hayır"
"Öyleyse Allah senin günahını bağışlar,isterse yedi kat gökler,yedi kat yerler ve büyük dağlar kadar olsun" diye buyurunca,Genç:
"Ya Rasulullah benim günahım yedi kat göklerden,yedi kat yerlerden ve büyük dağlardan daha büyüktür" dedi.Efendimiz ise:

"Senin günahın mı daha büyük yoksa Kürsi mü büyük?" dedi.genç ise "benim günahım daha büyük" dedi.
"Senin günahın mı daha büyük yoksa Arş mı daha büyük" buyurdular.Genç ise "Benim günahım daha büyük" dedi
"Senin günahın mı daha büyük yoksa Aziz ve Celil olan Allah mı?" diye sorunca genç bu sefer:"Hayır,Allah daha büyüktür" der. ardından efendimiz: "Büyük günahı ancak büyük olan Allah bağışlar" der ve günahını sorar. Genç ise:"Senden utanıyorum ya rasulullah" der.efendimiz günahını anlatmasını tekrar ister.Genç ise :

"Ben kefen soyan biriydim.Yedi yıldır bu işi yapardım.Nihayet Ensar kızlarından biri öldü.Ben de kabrini açtım,onu kefenimden çıkardım.Az geçmeden şeytan beni yendi,döndüm onunla cima ettim.Az geçmeden genç kız kalktı ve 'Yazılar olsun senin gibi gence,ceza gününün sahibi ceza veren Allah'tan utanmıyor musun? Yarın kulların arasında hüküm vermek için Kürsi'ye koyacak; zalimden mazlumun hakkını alacaktır.Sen beni ölülerin arasında çıplak bıraktın.Beni Allah'ın huzuruna cünüp olarak durdurdun' dedi."

Efendimiz bunu işitince,sıçradı,genci kafasından itti:
"Ey fasık sen cehenneme muhtaç birisin,huzurumdan çık!" dedi.Genç de çıktı,kırk gece Allah'a tövbe etti.Kırk gece tam olunca,başını göğe kaldırdı:

"Ey Muhammed'in,Adem'in ve Havva'nın ilahı,eğer beni affettiysen,Muhammed sallalahu aleyhi ve selleme bildir.Yoksa gökten bir ateş gönder de beni yaksın.Beni ahiret azabından kurtar" dedi. Hemen Cebrail melek efendmize gelerek:

"Esselamu aleyke,Ya Muhammed,Rabbin sana selam söylüyor" dedi.O ise:"O Selam'dır,selam ondandır,selam ona döner" buyurdu.Cebrail ise:

"Allah şöyle buyuruyor"dedi:

"Mahluku sen mi yarattın?" efendimiz ise:"Hayır,Onları da beni de O yarattı." dedi.

"Onlara sen mi rızık veriyorsun?" efendimiz ise:"Hayır,onlara da bana da O rızık veriyor" dedi.

"Onların tövbesini sen mi kabul ediyorsun?" efendimiz ise:"Hayır,Benim de onların da tövbesini Allah kabul ediyor" dedi.

"Öyleyse git,o kulunun tövbesini kabul et,çünkü ben onun tövbesini kabul ettim" dedi. Ardından efendimiz genci çağırdı,Allah'ın onun tövbesini kabul ettiğini müjdeledi.

Samimi tövbe; kalp ile pişman olmak,dil ile istiğfar etmek ve içinde ona bir daha dönmemeğe karar vermekle olur. "Ey iman edenler,Allah'a samimi bir şekilde tövbe edin..." (Tahrim-8)

Hiç yorum yok: